Esim - BENİM YILBAŞIM
Login:
Password:

Forgot password Register

Article


12
   
Report


BENİM YILBAŞIM



BU ülkenin vicdan sahibi vatandaşları bu yılı hep hatırlayacak.

Çünkü bu yıl çok iyi öğrendi ki...

Zor gününde sığınabileceği polis, onun polisi değildir.

Öğrendi ki, onun sahibi “biz” değil, miting meydanlarında, salı kâbuslarında ona her gün “Benim polisim” diye haykıran o sestir. Bir gün o polisin içinden bir ses çıkıp, “Kardeşim ben senin değil, senin aldığın oyun da sahibi olan vatandaşın polisiyim” demedikçe, Gezi’de gencecik insanlar hayatını verirken, o “Destan yazdınız” diyen makamın elinden madalyalar, başarı primleri almaya devam ettikçe, bilecek ki bizim değil onun polisidir.

* * *

Bu ülkenin vatandaşı bu yıl öğrendi ki...

Adaletin olması gereken yargı da bir başkasınındır.

Arada bir kavga varsa, o kavga vatandaşın değil, ona “Benim savcım, benim hâkimim” diyen biriyle, “Benim savcım, benim hâkimim” demek isteyen bir başkasının kavgasıdır.

O savcı, o hâkim bir gün çıkıp, “Kardeşim ben ne senin ne de onun savcısıyım, hâkimiyim. Ben hukuk devletinin savcısıyım, hâkimiyim” demedikçe, bilecek ve inanacak ki, gerçekten onlardan birinindir.

Yine bilecek ve inanacak ki, onun da olsa ötekinin de olsa, bu yargıdan bu ülkeye hayır yoktur.

* * *

Bu ülkenin vatandaşı bu yıl bir kere daha öğrendi ki, bu Maliye, hayatını lepralılara vakfetmiş bir Cumhuriyet kadınının kurduğu eğitim vakfı söz konusu olunca iktidarın celladı kesilip, üç kuruşluk makbuzun bile hesabını sorarken; konu iktidar sahiplerine ve yakınlarına gelince, ayakkabı kutusunu bile yasal makbuz sayan bir Maliye’dir.

Vatandaş bu yıl öğrenmiştir ki...

Bu Maliye, vergi mükellefinin Maliyesi değildir ve sırf otelinin kapısını yaralı gençlere açtığı için, ülkenin en büyük vergi mükellefinin kapısına dayanacak kadar “sahibinin sesi” haline getirilmek istenmektedir.

* * *

Evet polis onun polisidir... Yargı onun yargısı olmadığı için yılbaşı ona zehir olmuştur.

Maliye onun Maliyesidir.

Devlet 11 yıldan beri, hem dilinde hem elinde, “onun tapulu malıdır...”

Ama arkadaş...

Yılbaşı gecesi bizimdir.

Bu gece inadına eğleneceğiz...

Ve sessiz Allah bizim Allah'ımızdır.

Bu gece ona dua edeceğiz.

Allah’ım gelecek yıl bizi salı kâbuslarının şiddetinden koru.

Allah’ım bizi, onun polisinden, onun yargısından, onun Maliyesinden, onun kulaklarından, onun dilinden, onun öfkesinden, onun kibrinden koru.

Bize güzel bir yıl nasip et.

Bugün bitirdiğimiz yılı, bize bir daha hiç aratma...

Belagatin şehvetini, öfkenin şiddetini, kindar neslin nefretini, muktedirin kibrini, salının kâbusunu çek üzerimizden.

Kardeşliğin, hoşgörünün, vicdanın, adaletin, insaniyetin, hakkaniyetin, aklın ve izanın köküne kibrit suyu eken, ocağına incir diken bu meşum 2013’ü hayatımızdan çıkar...

Bize vicdanlı Müslüman’ın, vicdanlı Hıristiyan’ın, Yahudi’nin, ateistin...

Vicdanlı bir insanın huzurunu ver...

Burası hiçbir siyasetçinin babasının ve dilinin malı değilse, onu hepimizin gönlünde “bizim ülkemiz” haline getir.

Hepinize iyi ve mutlu bir yıl diliyorum.

BU GECE TÜRK ŞARABI İÇECEĞİM

İNGİLİZ şarkıcı, büyük sosyal dayanışma insanı Sir Bob Geldof önceki hafta Türkiye'deydi.

Bir marka toplantısında yaptığı konuşmada, hükümetin Gezi olayları sırasındaki acımasız tavrı yüzünden Türkiye’nin imajının bozulduğunu çok açık bir ifadeyle söyledi.

Bu arada çok ilginç bir şey daha söyledi.

Türk şaraplarının son yıllarda İngiliz pazarında yükselmeye başladığını, kendisinin de Türk şarabını beğendiğini, ama Türkiye’nin bozulan imajının Türk şaraplarının imajını da etkilediğini anlattı.

O konuşmadan bir hafta sonra Financial Times’ın etkili şarap uzmanı Jancis Robinson, 2013’te başarılı bulduğu şarapların listesini yayınladı.

Bu listede Urla şarapçılığının 2010 Vourla şarabı da vardı.

* * *

Bundan 10 yıl önce bir yazımda “Türk şarabı içmeyin” diye yazmıştım.

Samimiydim. Şaraplar kötüydü ve Türk şarapçılığının gelişmesini istiyordum.

Gelişti... Bugün Türk şarap üreticileri harikalar yaratıyor.

İyi eğitim almış, Batı’yı iyi tanıyan insanlar şarap sektörüne girdi.

Sektörün eski ailelerinin yeni nesilleri çok güzel işler yapıyorlar.

Bütün kalbimle söylüyorum, artık akşamları Türk şarabı içiyorum.

Damak tadıma çok uygun şaraplar bunlar.

Bu akşam yılbaşı ve Urla’da ailemle Türk şarabı içeceğim.

Ülkemizin ve şarabının imajını bozmaya çalışanlara da içimden sesleneceğim.

Bu topraklar şarabın memleketiydi ve onun izlerini asla silemeyeceksiniz.

Bugün sildiğinizi sansanız bile silemeyeceksiniz.

YILINI DA AL GİT

-İyi bir yıldı.

Gezi’de Türk demokrasi tarihi yeniden yazıldı.

Kindar bir nesil yaratmaya çalışanların meşum arzusu, yaratıcı, çağdaş ve demokrat bir gençliğin haysiyet isyanına çarptı.

On bir yılda inşa edilen kibir dağlarına karlar yağdı.

Kâğıttan karizma dağıldı ve bir daha kendine gelemedi...

-Kötü bir yıldı.

Gencecik insanlar öldürüldü.

Gencecik ruhlar yaralandı.

Belagat şehvetinin orgazm yılıydı.

Öfkenin tavan yaptığı, devletin cellat kesildiği bir yıldı.

-İyi bir yıldı, en azından ak’ın o kadar da ak, kara’nın da o kadar kara olmadığını anladığımız bir yıldı.

Renklerin kirlenmeye başladığı, beyazın en hızla kirlendiği hüzünlü bir yıldı.

Bu gece ‘Zagunda maka’ yılına giriyoruz ve vazgeçmeyeceğiz

DÜN Urla’ya giderken uçakta Léo Ferré dinledim.

Paris’in demokrasisini özlemişim. “L’aır du temps”ın zamanın ruhu anlamına geldiğini unutmuşum ve zamanın özgürlük rüzgârlarını özlemişim.

“On s’aimera” şarkısını üç kere dinledim.

Gelecek zaman kipinde yazılmış “Bu kış birbirimizi seveceğiz” cümlesi bana hüzünlü bir geçmiş zaman gibi geldi.

Bir de şu cümleye takıldım:

“Herkes kendisi için yaşlanıyor...”

Pazar günkü yazımda bu yılki mantramın “Zagunda maka” olduğunu yazmıştım.

“Vazgeçme...” anlamına geliyordu.

Yaşamaktan, hayattan keyif almaktan, bizi biz yapan hayat tarzımızdan asla vazgeçmemek...

Evet hepimiz, son 5 yılda kurulan ikna odalarından bu mantra ile dimdik çıkacağız.

Bu gece yılbaşı ve “İnadına Zagunda maka...”

ERTUĞRUL ÖZKÖK



YENİ YIL DUASI 2014



Nuri Bilge’nin dediği gibi ‘tutkuyla sevdiğim güzel ve yalnız ülkeme’...

Çoktan hak ettiği şeffaflık, demokrasi, huzur, özgürlük, eşitlik; rengi solan benzine güzel günlerin tazeliği, gözlerine gelecek umudu, bugününe kardeşlik...

Anayasasına Amerika’yı bile kıskandıracak ‘herkesin mutlu olma hakkı, herkesin eşitliği’ cümleleri...

Gazetelerine kelepçeler yerine kanatlar...

Sana...

Gönlünden geçenle senin için iyi olanın kesiştiği büyülü kavşaklar; hırslarınla tevekkülün arasındaki o sana ait yeryüzü cennetinde geçireceğin doyumsuz günler...

Yüreğine aşk, dudaklarına tutamadığın gülüşler, aklına dağ sularının berraklığı, ruhuna bir bebek uykusunun hafifliği, bakışlarına yaz meltemleri, ellerine seni sıkı sıkıya tutan avuçlar, düşlerine gerçek, gerçeklerine düş...

Sevdiğimiz kim varsa, yanı başımızda kanla canla atan sıcacık kalplerine selam, kollarımızı boyunlarına dolayıp içimize çektiğimiz o güzel kokularına devam; dualarına cevap, korkularına serap...

Umutsuzlara ışık, kaybolmuşlara yol, üşümüşlere sıcak, yılmışlara güç, bıkmışlara yenilik, yaralara pansuman, kaybedenlere zafer, hastalara şifa, iyilere şans...

Aklımıza, ruhumuza, yüreğimize, yaşanan her şeyin o anlık yaşandığı ve geçeceği bilgisi...

İyisiyle kötüsüyle yaşadığımız bu harikalar diyarındaki seyahatimize, koca yürekli bir kabulleniş...

Haksızlıklara, hor görmelere, kalp kırmalara, tehditlere, korkutmalara, şikayetlere, unutmamaya, içi dışı bir olmamaya, karanlıkla dost olanlara veda...

Her gününe...

Bir derdin silinişi, bir insanın içten gülüşü, birinin sevgiyle aşkla dokunuşu, akla gelen delice bir fikir, deli gibi çalışmak isteyeceğin bir şey, yeni öğreneceğin ve aklını temizleyen bir bilgi, bir şeyi itecek başka bir şeyi çekecek güç, açılan kapılar, heyecandan tutulan bir nefes, artık içine fazla gelen bir heves...

Yarınlarımıza şükür, binlerce şükür dilerim.

NİL KARAİBRAHİMGİL

Previous article:
Kültürel yapımız nasıl bir çocuk istiyor? (11 years ago)

Next article:
CESUR YÜREK (11 years ago)

ESim
or
Register for free:
Only letters, numbers, underscore and space are allowed (A-Z,a-z,0-9,_,' ')
Show more

By clicking 'Sign Up!', you agree to the Rules and that you have read the Privacy Policy.

About the game:


USA as a world power? In E-Sim it is possible!

In E-Sim we have a huge, living world, which is a mirror copy of the Earth. Well, maybe not completely mirrored, because the balance of power in this virtual world looks a bit different than in real life. In E-Sim, USA does not have to be a world superpower, It can be efficiently managed as a much smaller country that has entrepreneurial citizens that support it's foundation. Everything depends on the players themselves and how they decide to shape the political map of the game.

Work for the good of your country and see it rise to an empire.

Activities in this game are divided into several modules. First is the economy as a citizen in a country of your choice you must work to earn money, which you will get to spend for example, on food or purchase of weapons which are critical for your progress as a fighter. You will work in either private companies which are owned by players or government companies which are owned by the state. After progressing in the game you will finally get the opportunity to set up your own business and hire other players. If it prospers, we can even change it into a joint-stock company and enter the stock market and get even more money in this way.


In E-Sim, international wars are nothing out of the ordinary.

"E-Sim is one of the most unique browser games out there"

Become an influential politician.

The second module is a politics. Just like in real life politics in E-Sim are an extremely powerful tool that can be used for your own purposes. From time to time there are elections in the game in which you will not only vote, but also have the ability to run for the head of the party you're in. You can also apply for congress, where once elected you will be given the right to vote on laws proposed by your fellow congress members or your president and propose laws yourself. Voting on laws is important for your country as it can shape the lives of those around you. You can also try to become the head of a given party, and even take part in presidential elections and decide on the shape of the foreign policy of a given state (for example, who to declare war on). Career in politics is obviously not easy and in order to succeed in it, you have to have a good plan and compete for the votes of voters.


You can go bankrupt or become a rich man while playing the stock market.

The international war.

The last and probably the most important module is military. In E-Sim, countries are constantly fighting each other for control over territories which in return grant them access to more valuable raw materials. For this purpose, they form alliances, they fight international wars, but they also have to deal with, for example, uprisings in conquered countries or civil wars, which may explode on their territory. You can also take part in these clashes, although you are also given the opportunity to lead a life as a pacifist who focuses on other activities in the game (for example, running a successful newspaper or selling products).


At the auction you can sell or buy your dream inventory.

E-Sim is a unique browser game. It's creators ensured realistic representation of the mechanisms present in the real world and gave all power to the players who shape the image of the virtual Earth according to their own. So come and join them and help your country achieve its full potential.


Invest, produce and sell - be an entrepreneur in E-Sim.


Take part in numerous events for the E-Sim community.


| Terms of Service | Privacy policy | Support | Alpha | Luxia | Primera | Secura | Suna | Magna | Pangea | Oria | e-Sim: Countryballs Country Game
PLAY ON