Savaşı o mu kazansın
EY Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı...
Ey, sen ki arkanda bu geçen yüzyılın en şerefli kurtuluş savaşlarından birini bırakmış...
Sen ki, gurur duymadığın 2 darbe, 2 ara rejim yaşamış insansın...
Şimdi, ileride asla gurur duymayacağın bir üçüncü ara rejimi yaşıyorsun...
Şimdi tarihi bir muhasebe yapmanın zamanıdır...
Elini vicdanına, aklını yaşadığın son 5 yıla koy...
Bir düşün, bu insafsız savaştan kim galip çıkarsa bu ülkeye huzur ve mutluluk gelir...
* * *
Bu savaştan Erdoğan galip çıkarsa...
Gerçek demokrasinin geleceğine...
Yargının tarafsızlaşacağına, adilleşeceğine...
Polisin Erdoğan’ın polisi değil de milletin, devletin polisi olacağına...
Artık telefonlarının keyfi biçimde dinlenmeyeceğine...
Herkesin istediğini söylemekte özgür olacağına, söyleyenin terörist diye damgalanıp hapse atılmayacağına...
Yolsuzlukları yazan gazetenin sahibinin kapısına ertesi sabah Maliye muhafızlarının dayanmayacağına...
Aile efradının, arkadaş çevresinin, mümin kardeşinin yolsuzluklarının asla üstünün örtülmeyeceğine...
Sadece haysiyeti için, parklara beton binaların yapılmasına mani olmak için gösteri yapan gencin, haydut, terörist, çapulcu ilan edilmeyeceğine, kafasına hedef gözetilerek biber bombası atılmayacağına...
Yapacağın çocuğun sayısına, içeceğin içkiye, giyeceğin eteğin boyuna, bineceğin vapurdaki oturuşuna karışılmayacağına...
Dindar ve kindar nesil yetiştirme ihtirasından vazgeçilip, karakterli, özgün ve mutlu nesiller yetiştirme ideallerine sarılınacağına...
Salı günlerinin kâbus olmaktan çıkıp ülkenin sorunlarının medeni bir üslupla tartışıldığı huzurlu günlere dönüşeceğine...
İnanıyor musun...
Elini vicdanına, aklını yaşadığın şu son 5 kâbus yılına koy ve söyle...
Bu savaştan Erdoğan galip çıkarsa...
Bizi böyle bir Türkiye mi bekliyor... Yoksa daha da koyulaşmış bir istibdat rejimi mi...
Ey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı,
Sonra dön aynı soruyu savaşın öteki cephesi için de sorup cevabını ver...
Bak bakalım verebilecek misin...
Diyorum ki, Kuran üzerine yemin etseniz bile inanmam
BİR yanda yargının, polisin, devletin içler acısı, acınası hali..
Öte yanda giderek otoriterleşen, pederşahileşen bir şahsiyet...
Pandora’nın kutusunun içinden çıkan ayakkabı kutusu...
Yaşadığımız ara rejimin matruşka bebekleri...
Öte yanda da ben...
Ben ki, iflah olmaz iyimser...
Ben bile diyorum ki:
Bu ülkede kimse beni artık, “Hayat tarzınızın garantisi benim” diyen ve dedikçe burnunu hayat tarzıma daha da çok sokan bir kişiliğe güvenmeye ikna edemez.
Ben artık çoğulcu ve gerçek bir demokrasinin kurumlarına, tarafsız yargıya, tarafsız polise, dengeleyici kurumların gücüne...
Ve böyle bir demokrasiyi kişilik olarak içine sindirmiş bir kültüre emanet olmak istiyorum.
İnancını, bu ülkenin farklı yaşamak isteyen insanlarına karşı muhafazakâr hayat mücahitliğine çevirmeyen bir zihniyete ve siyasete emanet olmak istiyorum.
Elimi vicdanıma, aklımı son 5 yılda yaşadıklarıma koyunca, çok açıkça görüyorum ki:
Bu savaş beni savaşım değil... “Onların savaşı...”
Bu savaşta Kuran’ı bile öylesine insafsızca kullandılar, istismar ettiler ki...
Artık Kuran üzerine yemin etseler bile inanmam...
Bugün ayakkabı kutusunu unutup Cemal Süreya okuyun
SON zamanlarda sosyal paylaşım sitelerinde, arkadaş sohbetlerinde çok sık Cemal Süreya’dan söz edildiğini gözlemliyorum. Neredeyse “Üvercinka”sız bir gün geçmiyor...
Neden acaba diye düşünüyorum...
Dejenere edilmiş otoriter muhfazakârlık ümüğümüzü sıktıkça, ‘aşk’ı, sevişmeyi, hayattan keyif almayı, bütün kelimeleriyle hayat sözlüğümüzden çıkarmaya çalıştığı için mi, “Onursuzunum” dizesine sığınıyor, ondan güç almaya, kendi bildiğimiz, istediğimiz hayatı yaşamaya çalışıyoruz..
Dün Vatan gazetesinde Müge İplikçi hatırlattı. Bugün Cemal Süreya’nın ölüm yıldönümü...
Yirmi dört yıl geçmiş... Henüz 59 yaşındaydı.
Bugün ben de onu, dört dizesiyle anayım:
“Dolmuşta sekiz kişi
Oyuncaklar gibiyiz...”
Bir de şu:
“Bir yere geldik ki
Hiçbir sokağın adı yok...”
28 Kasım’dan bu yana 8 darbe girişimi olmuş
TARAFLARIN birbirlerine karşı yaptığı suçlamalara göre, 28 Kasım günü Taraf gazetesinin 2004 MGK kararlarını açıkladığı günden bu yana tam 8 darbe veya darbe girişimi olmuş.
28 Kasım postmodern MGK darbesi: O gün öğrendik ki, bu hükümet 2004 yılında, Milli Güvenlik Kurulu’nda “Cemaati izleme ve fişleme” darbesi yapmış.
17 Aralık kutu darbesi: O gün öğrendik ki, “Devlet içinde paralel bir çete oluşturan Cemaat, seçilmiş iktidara darbe yapmış.”
18 Aralık karşı darbesi: O gün öğrendik ki, hükümet yolsuzluk savcılarına el çektirerek kuvvetler ayrımını ortadan kaldıran ilk Anayasa darbesini yapmış.
Cemaat’in karşı karşı darbesi: Şimdi gününü unuttum, işte o gün Cemaat, aralarında Başbakan’ın oğlunun da bulunduğu çeşitli kişileri gözaltına almak için yargı darbesi girişimi yapmış.
Hükümetin karşı karşı darbeye karşı darbesi: Yine hangi gün olduğunu karıştırdım, işte o gün bu defa hükümet karşı darbe yaparak poliste, yargıda ne varsa ele geçirip kuvvetler ayrımını getiren 1982 Anayasası’nı tamamen ilga etmiş.
8 Ocak iki karşı darbeye karşı üçüncü Cemaat darbesi: 8 Ocak günü Cemaat bu defa İzmir darbesi yaparak, karşı darbeyi karşılama girişimi yapmış.
8 Ocak HSYK darbesi: HSYK hem Cemaat’in, hem hükümetin savcılarını, hem de hükümetin emniyet müdürünü incelemeye alarak iki tarafa karşı birden yargı darbe yapmış.
8 Ocak üçüncü karşı darbesi: İzmir’de darbeye uğrayan hükümet bu defa emniyet müdürlerini görevden alarak, kuvvetler ayrımını ortadan kaldırmak için, üçüncü karşı darbesini yapmış.
Bu durumda TBMM’ye dilekçe veriyorum.
Yeni bir darbeler komisyonu oluşturarak son bir buçuk ay içinde yapılan veya ortaya çıkarılan 8 postmodern darbeyi incelemelidir.
Ertuğrul Özkök
About the game:
USA as a world power? In E-Sim it is possible!
In E-Sim we have a huge, living world, which is a mirror copy of the Earth. Well, maybe not completely mirrored, because the balance of power in this virtual world looks a bit different than in real life. In E-Sim, USA does not have to be a world superpower, It can be efficiently managed as a much smaller country that has entrepreneurial citizens that support it's foundation. Everything depends on the players themselves and how they decide to shape the political map of the game.
Work for the good of your country and see it rise to an empire.
Activities in this game are divided into several modules. First is the economy as a citizen in a country of your choice you must work to earn money, which you will get to spend for example, on food or purchase of weapons which are critical for your progress as a fighter. You will work in either private companies which are owned by players or government companies which are owned by the state. After progressing in the game you will finally get the opportunity to set up your own business and hire other players. If it prospers, we can even change it into a joint-stock company and enter the stock market and get even more money in this way.
In E-Sim, international wars are nothing out of the ordinary.
Become an influential politician.
The second module is a politics. Just like in real life politics in E-Sim are an extremely powerful tool that can be used for your own purposes. From time to time there are elections in the game in which you will not only vote, but also have the ability to run for the head of the party you're in. You can also apply for congress, where once elected you will be given the right to vote on laws proposed by your fellow congress members or your president and propose laws yourself. Voting on laws is important for your country as it can shape the lives of those around you. You can also try to become the head of a given party, and even take part in presidential elections and decide on the shape of the foreign policy of a given state (for example, who to declare war on). Career in politics is obviously not easy and in order to succeed in it, you have to have a good plan and compete for the votes of voters.
You can go bankrupt or become a rich man while playing the stock market.
The international war.
The last and probably the most important module is military. In E-Sim, countries are constantly fighting each other for control over territories which in return grant them access to more valuable raw materials. For this purpose, they form alliances, they fight international wars, but they also have to deal with, for example, uprisings in conquered countries or civil wars, which may explode on their territory. You can also take part in these clashes, although you are also given the opportunity to lead a life as a pacifist who focuses on other activities in the game (for example, running a successful newspaper or selling products).
At the auction you can sell or buy your dream inventory.
E-Sim is a unique browser game. It's creators ensured realistic representation of the mechanisms present in the real world and gave all power to the players who shape the image of the virtual Earth according to their own. So come and join them and help your country achieve its full potential.
Invest, produce and sell - be an entrepreneur in E-Sim.
Take part in numerous events for the E-Sim community.