Değerli arkadaşlar,
Bildiğiniz üzere smecherturk’un ve kabinesinin görev süresi kısa bir süre sonra bitiyor, ben de görevin sonuna doğru bir değerlendirme makalesi daha yazma ihtiyacı hissettim.
Bildiğiniz üzere diplomasi anlamında özellikle ayın başlangıcında bütün ülkeler baş döndürücü bir trafik yaşadı.Polonya’nın ittifakları değiştirmek istediğini önceden sezdiğimizi sizlere bildirmiştik, ve Polonya’nın bu isteği yeni ittifakların şekillenmesine sebep oldu. Portekiz’in 1 haftada 3 farklı ittifağın üyesi olarak inanılmaz geçişler yapması(Alpha, Sigma, Omega), İspanya’nın da yeni kurulan ittifağın dışında bırakılması dengeleri değiştiren diğer faktörler oldu. ABD’nin de İspanya ile birlikte hareket etmesi, oyundaki ittifakların güçlerinin birbirine yaklaşmasını sağladı. Geçen ay her cephede kaybeden ALPHA’nın yerine, bugün ACG ve ACG’ye yardım eden ülkeler Polonya’ya karşı koyma başarısını göstermektedirler. İlk önce size ömrü kısa olan ve şu an bazı gazetelerde adını duysanız da hiçbir işlevi kalmayan ACE ittifağının kısa tarihini anlatayım:
ACE ittifağı
Portekiz’in ittifak değiştirmesi ve ABD ile İspanya’nın bu duruma karşı birlikte hareket etmesi, zaten dağılmış olan ALPHA ülkelerini yeni bir isimle bir araya gelmeye itti. Bu etkiden sonra eski ALPHA ülkeleri zaman zaman ABD,İspanya hatta İsrail ve Yunanistan’ın da katılımıyla toplantılar gerçekleştirdi.Bu toplantıların sonunda ACE ittifağı meydana geldi. (İttifağın ismini Hollanda’dan bir arkadaş önerdi, ismin konulduğu toplantıda temsil edilen ülkeler : Türkiye,İtalya,Litvanya,Macaristan,Hollanda,Romanya,Brezilya,Arjantin)
İlk toplantımızda isim konusunun yanı sıra, ittifağın komutanını ve genel sekreterini de seçtik. Eugi ittifak komutanlığına geçti, ben de genel sekreterliği üstlendim. İttifak kurulduktan sonra ülkelerle diplomasiyi sürdürürken, içerde çok önemli bir kriz yaşadık. İttifağın toplantılarına katılan ülkelerden bazıları kendilerini ittifağın resmi olarak bir parçası olarak görmediklerini , bunun için referanduma veya meclis onayına ihtiyaç duyduklarını söylediler.Günlerce bekledik, ama bu ülkelerden ses çıkmadı. İtalya,Romanya,Macaristan ve Endonezya ittifak içinde ittifak gibi davranıyorlardı ne yazık ki, diğer ülkeler bu durumu hoş karşılamadı ve ittifağın diğer ülkelerle olan görüşeleri de durdu, ardından İtalya’nın bu ittifağın parçası olmadığını Eugi aracılığıyla bize bildirmesi bir skandal yarattı ve ittifak sonlandı.
ACG ittifağı, Türkiye ve Litvanya’nın davet edilmeyişi
Bu belirsizlik dönemi çok uzun sürmedi, önce OMEGA, ardından UNICO ve sonunda ACG ittifağı duyruldu. ACG ittifağında Türkiye ve Litvanya yoktu, ama bizim dışımızda bütün ALPHA ülkeleri( Arjantin ve Brezilya’nın sonradan katıldığını hatırlatırım) ve ABD ile İspanya bu ittifağın parçası.(Bütün ALPHA ülkeleri derken Makedonya ve Bulgaristan’ı dahil etmek istemiyorum, ittifağın son ayında ikisi de kanala temsilci göndermemeye başlamıştı.)
Biz bu ittifağa girmek için resmi bir başvuruda bulunmadık ve şu an ülke olarak ACG ülkeleriyle müttefik olmakla beraber hiçbir ittifağın resmi bir parçası değiliz.
Litvanya’nın davet edilmeyişinde özellikle ALPHA’nın son günlerindeki duyarsızlıkları neden olarak öne çıkabilir, ama ALPHA dağıldıktan sonra müttefiklerine eskisinden daha fazla yardım eden Litvanya’dan ABD ve İspanya’nın çok hoşlanmadığını biliyoruz.ABD ve İspanya bizim tarafımıza çekildi, bundan sonra onlar duruma alışınca Litvanya da bu ittifağın bir parçası olabilir, kaldı ki bu ittifağın bir üyesi olmamasına rağmen yine bütün üye ülkelerden daha çok savaşıyor müttefikleri için.
Türkiye’nin durumunuysa başka bir alt başlıkta inceleyelim:
Türkiye neden davet edilmedi? Bundan sonra ne olacak?
Hiçbir dost ülkeyle bugüne kadar doğrudan bir kavga, düşmanlık içinde bulunmadık; bu yüzden nefret edilen, istenmeyen ülke konumunda değiliz. Ne yazık ki, ihtiyaç duyulan bir ülke özelliğini de taşımıyoruz.Türkiye’nin nüfusuna ve toplam STRsine bakan kişiler, diğer istatistikleri göz önünde bulundurmazlarsa aldanırlar. Şu güne kadar hiçbir ittifak üyesine yardım etmedik diyemem, ama potansiyelimizle karşılaştığında ciddiye alınmadık yardımlar götürdük, hala da bu duruma devam ediyoruz.
Bizdeki zihniyeti özetleyecek cümlelerden sadece biri : ‘ Türkiye’nin savaşı olduğunda emirleri takip ederiz (ne kadar ediliyor gerçi bu bile sorgulanır), müttefiklerin savaşlarındaysa kafamıza göre takılırız, yardım etmeye bile gerek yok gider BH avlarım. ‘
Bizim ittifak içinde ittifak olmakla suçladığımız 4 ülkenin (İtalya,Romanya,Macaristan,Endonezya) birlikte verdiği mücadeleye bakarsak, onları suçlamak yerine örnek almamız gerekir. Şu oyunda bir tane bile can dostu diyeceğimiz ülke yok, bırakın can dostu demeyi 3-4 gün üst üste yardım ettiğimiz, savaşlarını kendi savaşımız kadar önemsediğimiz ülke yok.
Litvanya-Polonya savaşı başladığında bile ‘Litvanya çok artistleşti, Polonya’dan vurmay düşünüyorum’ ‘ Ehehehe silinecekler sonunda şerefsizler’ muhabbetine başlamıştık. Her ülkeyi sevmek zorunda değiliz; ama Türkiye, İsrail ve Ukrayna tarafından silinirken diğer ülkeler de böyle düşünüyorsa hapı yuttuk demektir. Çok eleştirdiğimiz Litvanya’nın bize ettiği yardımla, bizim Litvanya’ya ettiğimiz yardımı karşılaştırdığımızda, eğer onların 1/4ü kadar yardım edebilmişsek mutlu oluruz herhalde…
Türkiye’yi daha fazla eleştirmek istemiyorum, bunları söylerken amacım hiçbirinizi incitmek değil, ama değişmesi gereken bir şeyler var ve bunları ancak gerçekleri görerek değiştirebiliriz. Bu dönem emirler yayınlanmadı, bunun sebebi smecherturk’un emir verdiği bir cephede Türkiye’nin toplam 48k vurmasıydı. Gelecek dönem seçilen hükümetin MSB’si emir yayınlarsa günlük, lütfen takip edin. Yoksa bu ülke neden silinik diye ağlamanın anlamı yok.
Bulgaristan ile bu dönem ilişkilerimiz oldukça gelişti, geçen dönem Litvanya ile son günlerde oldukça samimi olmuştuk, bu havayı da tekrar yakalayabiliriz. En azından bazı ülkelere kardeşimiz gözüyle bakalım, kendimizi de onlara sevdirelim. Bugün bile Bulgaristan bizim için 20 milyon vururken biz onlara ortalama olarak onların verdiği desteğin yarısını veriyoruz, bunu aşmamız gerek artık.
İttifağa girmemek bizim için problem mi diye soracak olursanız, kesinlikle hayır diyorum. Şu an ACG üyeleri ile ilişkilerimiz yine iyi, ittifak dışında olan Bulgaristan ve Litvanya ile de aramızı iyi tutabiliriz şu ortamda.
İttifaklar, dostlukların resmileşmiş halidir diyebiliriz.Biz ACG üyelerinin dostluğunu kazanmadan ittifaklarına girsek de, girmesek de bir şey fark etmez. ACG ittifağının hiçbir üyesine yardım etmeyen bir üye ülke, diğerlerinden de yardım alamayacaktır. Bu yüzden önce kendimize çeki düzen verip müttefikler için savaşmaya başlamamış gerekiyor, gerisi zaten gelecektir.Müttefikleri için savaşan ülkeye her ittifağın kapısı açıktır.
Diplomaside güçlü olmak için, öncelikle ülkenin içinde güçlü olmak gerektiğini unutmayın.Dışişleri bakanları ve başkanlar kanka kardeş muhabbetiyle 1-2 cephede yardım getirebilir diğer ülkelerden , ama sonrası için bizim de fedakarlık yapmamız gerekir.
Dileğim bu tavsiyelerimin ve uyarılarımın dikkate alınmasıdır.
Saygılarımla
Freedom1923
Misery özet istedi
Özet: Sıkıntı var beyler
Previous article:
Dışişleri Bakanlığı | 309. Gün Durum Değerlendirmesi (13 years ago)
Next article:
Boom yapıyoruz beyler toplanın (13 years ago)