Esim - İntihar Bileti
Login:
Password:

Forgot password Register

Article


19
   
Report


Nice pişmanlığın, kederin ve hatıranın bölük pörçük bıraktığı bu şehre yeniden geldiğimde, her şey biraz daha farklıydı. Görünüşü çarpıtan ve insanları eğlendiren aynalardan bakıyor gibiydim dünyaya. Cebimde bol keseden harcayacağım bir deste para, dilimin gerisinde zincirlediğim özürler vardı ve yalnızdım.
Havaalanından çıkar çıkmaz gecenin mayışmış sıcağı yüzüme vurdu. Tüylerim ürperdi ani bir tutkuyla, viyadüklerin altında esen rüzgarlar, karanlıkta şişen iltihap ve anason kokan meyhanelerin dumanlarıyla çarpıldı zihnim. Korkuların, umutların ve kırık dökük düşüncelerin yüklendiği mayışmış sıcak, gözlerimde ısındı; bir şehrin tüm rüyası önüme serilmişti işte.
O'nun şehriydi bu. Hastalıklı beyaz teninin serildiği ve gözyaşlarıyla akan makyajın karanlığı yarattığı sahte gecelerin şehri… kırık umutların, takma kirpik gibi açılıp kapandığı sessizliğin sokakları ve O, benden artık sayılı kilometreler kadar uzakta sadece.
Gecenin geç bir saati, telefonun şarjı az, arayacağım ya da beni arayacak kimsem yok. Havaalanı, bir kamu kurumunun ruhtan yoksun bomboş süslemeleri kadar yalnız ve ortalık ıssız. Tarımsal insanın kesip biçtiği tepelerin ardında uzanan otoban, endüstriyel semtler ve sonra denize dökülmek için çırpınan bir nehrin azgınlığıyla kararan, yer yer pembeleşen, yer yer ıssızlaşan şehir.
Bir taksiye atladım. Şöför epey aksi ve geveze bir adamdı, bir de çekik gözlü. Tam bir garibana daha denk geldiğini ve nereye gitmek istediğimi sordu. Oteli tarif ettim ve karamsarlık dolu bir nida kopardı. Gitmek üzere olduğum yerin Çingene çalsın, Kürt oynasın kıvamında olduğunu, orada uyursam, sabaha götdeliğimin sağlam kalacağının garantisinin bile olmadığını söyledi. Oysa ki daha kötü yerler görmüşlüğüm vardı da, hiç bahsetmek istemiyordum.
Biraz muhabbetin ardından, adam bana ısındı. Bu sırada camlardan şehri izliyordum. Bakımsız fakat asil bir görünüm. Bana istemsizce rakıyı çağrıştırıyor. Yollar, caddeler, şehrin ışıkları, kanalizasyonlarda yaşayan bir cücenin camdan kalbi kadar kırık ve şehir hırıltılı bir sigara dumanıyla boğulmuş gibi. Büyülenmiştim. Bu şehrin götdeliğinde; yeraltında, karanlık sokaklarında ne tür dramların dönüyor olabileceğini kestirmeye çalışıyordum. Zihnim kuruntularla doluyken, şöför mubabbete pek hevesliydi. Ben de ısınıyordum adama yavaş yavaş. Fakat şehrin büyüsü gittikçe bozuluyordu.
Uykuda olan ucubeler hâlâ ayaktaydı sonuçta. Ucubelerin gezindiği bu caddelerde ve sokaklarda yalnız bir kızın yürüdüğünü düşünüyordum. Kırmızı ışıkta, hemen yanımızda bekleyen orospu çocuklarının arabadan ona laf attığını kuruyordum kafamda ve içim histerik bir öfkeyle yanıyordu. Safra kusarmış gibi bir his bu.
Şöför neden sonra otelin yerini buldu, adama sağlam bir miktar para verip ilk geceden, nakit rezervimde ufak çaplı bir delik açtım.
Otelin dikildiği sokakta gün başlamıştı bile ya da hiç bitmemişti, belki de orada gün denen bir şey hiç olmamıştı. Sokak arasında, inşaat vardı. Patırtılarla birlikte, havaya bir umutsuzluk kokusu saçılıyordu. Müşterisiyle birlikte giden bir travesti gördüm; bana gülümsedi. Gerçek bir puan kaybı.
Odama yerleştiğimde, huzurdan yoksundum hâlâ. Geceyi, ucubelerini, şehrin karanlık sokaklarındaki gölgeleri hayal ediyordum.
Saat çok geçti, bense uyumamakta ısrarcıydım. Sigaram yoktu ve ciğerlerim sağlıklı kalmaktan hoşnut değildi. Uyku, beni tavlamaya çalışıyordu. Koynunda kabuslar vardı ve ben bunu biliyordum. Bana geceden doldurduğu bir kupa sunarken kaçtım. (?) Yelkovan bana bir çelme taktı ve saniyelerin içine yuvarlandım. Gözlerimi açtığımda kendimi bulduğum yer, karanlık bir sokak arasıydı. Üstüm başım toz içinde yürüyordum; kiri, hisi, paslı geceyi ve iniltileri yok sayarak. En asil adam, yırtık yırtık dolaşandı nasıl olsa.
Korkuyla dolu sokaklarda yürüdüm. Sokaklardaki korku belki benden ibaretti ya da sadece bu, tenimin altında kıvrılan bir histi. Karşıdan tekinsiz bir grup eleman yaklaşıyordu, “şşştt... hoop... birader". Elimi cebime sokuyordum yavaşça; hâlâ orada ve sevdiğimin elleri kadar soğuktu. Güven bir yalan gibi yayıldı içime ve O’nu, O kızın ellerini hayal ettiğim gibi kavradım. Fakat hamle yapmama gerek kalmadı, bacaklarım koşmaya başlamıştı bile. Karanlığa karışmıştım nihayet. Bir köşede, yalnız bir kız görünceye değin koştum.
Çok zayıf, hırpalanmış ve sevdiğime, O'na çok benziyordu. Anılarıma düşürdüğü cılız gölgesi kadar zarif ve yalnızdı. O'na uzandım. Gerçek bir haz bu. Karanlıkla sevişmek kadar ürkütücü, gecenin koynuna düşmek kadar pis. İncecik bacakları kıvrıldı, kansızlıktan iyice rengi solmuş yüzü ani bir sevinçle ışıldadı. Narin dudakları ve küstah bir ünlem gibi dikilen burnu gülümsemek için buruştu ve gözleri... beni en çok tüketen şey gözleriydi; sert ve duygu yüklü bir çift kadeh, gözlerimle tokuştular ve şehrin gecesini onun gözlerinden yudumladım. Yalnızlık, babasızlık, acizlik, korku... Tadı gittikçe başımı döndürüyor ve ellerine sarıldım, uyandığımda ellerim tatsız bir yumruk olmuş, boğazımda yutkunmakla geçmeyecek bir düğüm vardı. Sabahın tatlı yorgunluğu bir yel halinde pencereden içeri dolup perdelerle oynaşırken, bana yazdığı son mektubu açtım. Içinden bir not ve düğüm halinde bir tutam saç çıktı. Bir de üstünde isminin yazılı olduğu mermi, "içine çektiğin ve aklından geçirdiğin son şey ben olacağım."

Üç gün sonra gazeteler bir dizi cinayet ve bir otel odasındaki intiharın sırrını yazıyor olacaktı.


Previous article:
[KANITLAR] Biz Şaka Yapmıyorduk... (8 years ago)

Next article:
Tr'deki Son Durumlar Üzerine [Derin Hislerle Dolu Bir Makale] (8 years ago)

ESim
or
Register for free:
Only letters, numbers, underscore and space are allowed (A-Z,a-z,0-9,_,' ')
Show more

By clicking 'Sign Up!', you agree to the Rules and that you have read the Privacy Policy.

About the game:


USA as a world power? In E-Sim it is possible!

In E-Sim we have a huge, living world, which is a mirror copy of the Earth. Well, maybe not completely mirrored, because the balance of power in this virtual world looks a bit different than in real life. In E-Sim, USA does not have to be a world superpower, It can be efficiently managed as a much smaller country that has entrepreneurial citizens that support it's foundation. Everything depends on the players themselves and how they decide to shape the political map of the game.

Work for the good of your country and see it rise to an empire.

Activities in this game are divided into several modules. First is the economy as a citizen in a country of your choice you must work to earn money, which you will get to spend for example, on food or purchase of weapons which are critical for your progress as a fighter. You will work in either private companies which are owned by players or government companies which are owned by the state. After progressing in the game you will finally get the opportunity to set up your own business and hire other players. If it prospers, we can even change it into a joint-stock company and enter the stock market and get even more money in this way.


In E-Sim, international wars are nothing out of the ordinary.

"E-Sim is one of the most unique browser games out there"

Become an influential politician.

The second module is a politics. Just like in real life politics in E-Sim are an extremely powerful tool that can be used for your own purposes. From time to time there are elections in the game in which you will not only vote, but also have the ability to run for the head of the party you're in. You can also apply for congress, where once elected you will be given the right to vote on laws proposed by your fellow congress members or your president and propose laws yourself. Voting on laws is important for your country as it can shape the lives of those around you. You can also try to become the head of a given party, and even take part in presidential elections and decide on the shape of the foreign policy of a given state (for example, who to declare war on). Career in politics is obviously not easy and in order to succeed in it, you have to have a good plan and compete for the votes of voters.


You can go bankrupt or become a rich man while playing the stock market.

The international war.

The last and probably the most important module is military. In E-Sim, countries are constantly fighting each other for control over territories which in return grant them access to more valuable raw materials. For this purpose, they form alliances, they fight international wars, but they also have to deal with, for example, uprisings in conquered countries or civil wars, which may explode on their territory. You can also take part in these clashes, although you are also given the opportunity to lead a life as a pacifist who focuses on other activities in the game (for example, running a successful newspaper or selling products).


At the auction you can sell or buy your dream inventory.

E-Sim is a unique browser game. It's creators ensured realistic representation of the mechanisms present in the real world and gave all power to the players who shape the image of the virtual Earth according to their own. So come and join them and help your country achieve its full potential.


Invest, produce and sell - be an entrepreneur in E-Sim.


Take part in numerous events for the E-Sim community.


| Terms of Service | Privacy policy | Support | Alpha | Luxia | Primera | Secura | Suna | Sora | Magna | Pangea | e-Sim: Countryballs Country Game
PLAY ON